Makat ve cilt dokusu arasında meydana gelen tünel benzeri kanal yapısının oluşmasına anal fistül denir. Makatın iç kısmında birden fazla bez bulunur, burada yer alan bezlerin salgıladığı sıvıdan kaynaklı gaita (dışkı) kayarak kolay bir biçimde dışarı atılmaktadır. Bu bezlere iç ve dış kaslarda eşlik eder, Bu kasların görevi gaz-dışkı tutmaktır. Sert ve kuru bir dışkı sebebi ile makat bezlerinde ufak yırtılmalar ve yara meydana gelir. Bu durumunun akabinde anal bölgede şişlik ve apse oluşur. Apse zaman içerisinde kızarıklık, şiddetli ağrı, yüksek ateş ve halsizlik gibi şikayetlere neden olur. Oluşan apseler müdahale geciktirildikçe zamanla fistüle dönüşür. Fistülün, mutlaka tedavi edilmesi gerekir, aksi taksirde çok daha ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Anal fistül genel olarak apse sonucu meydana gelir, nadir karşılaşılsa da crohn hastalığı, tüberküloz, travma, kanser gibi rahatsızlıklar da anal fistüle neden olmaktadır.
Anal fistüller makat kasları arasında olan boşluklar sayesinde anormal bir yapı oluşmasına sebep olurlar. Oluşan bu yapı düz veya karmaşık olabilmektedir.
Anal Fistüllerin yaklaşık %90'nı basit fistüllerden oluşmaktadır. İhmal edilen fistüller zamanla ilerleyerek komplike fistüllere dönüşebilir. Komplike fistüllerde tedavi süreci uzun ve sıkıntılı olabilir.
Bu belirtilerden herhangi birini görüyor veya hissediyorsanız, kesin tanı için mutlaka Proktoloji uzmanına gitmelisiniz
Ameliyatsız fistül tedavisinde proktoloji doktorlarımız sayesinde gün içerisinde muayene olup sonrasında tedavinizi gerçekleştirebilirsiniz. İşlem sırasında tedavi süreniz 5-10 dakika gibi kısa bir süre içinde tamamlanmaktadır. Fistül tedavisinde lokal anestezi uygulanmaktadır. Buda hastayı narkoza bağlı yan etkilerden korumaktadır. Cerrahi operasyonlarda anal bölgeden cilt dokusu tamamen çıkartılır. Ameliyatsız lazer tedavisinde herhangi bir doku kaybı oluşmaz. Tedavi sırasında ve akabinde ağrı derecesi hissedilmeyecek kadar minimaldir. Böbrek, karaciğer, kalp hastalıkları, şeker, kanama bozukluğu gibi sistemik rahatsızlıkları olan kişilerde de rahatlıkla uygulanabilmektedir. İşlem sırasında herhangi bir dikiş ve kesi olmadığı için apse ve iltihaplanma da görülmez. Cerrahi ameliyatlarda doku kaybı olmaktadır ve bu kayba bağlı olarak meydana gelen hastaların yaşamını ömür boyu etkileyen gaz ve dışkı tutamama gibi sıkıntılar olmaktadır. Ameliyatsız yöntemler de ise hasta bu tarz bir sorun ile karşılaşmaz ki konforlu yaşamına aynen devam eder. Tedavi sonrasında hastaya herhangi bir kısıtlama getirilmez iş ve sosyal hayatına aynı geri dönebilir.